İş arama, iş bulma gibi bir sıkıntım yok nasıl olsa. Çok kalabalık olmayan ki zaten insanlar içerisinde çok fazla dolaşan biri değilim hoş dolaşmayı da pek sevmediğim gibi insanlarda beni pek sevmez, trafiği olmayan ki henüz araba bile kullanmadım hayatımda kullanmayı da sevmem zaten öyle güzel, ihtiyaçlarımı karşılayacak düzeyde bir araç alacak kadar paramda yok, sessiz sakin ki gürültüden de hoşlanmam zira, suç oranı düşük bir yere ki suç işlemem ama bize karşı işlenen suçlar dünyada hiç bir yerde olmadığı kadar çok ülkemizde dolayısıyla korkuyorum suç oranı yüksek yerlerde, işte böyle bir yere yerleşmek ve hayatımın geri kalanını orada sürdürmek istiyorum diyordu İstanbul’da yıllardır yaşayan ve büyük şehrin trafik keşmekeşinden, pahalılık sıkıntısından, gürültüsünden çok çeşitli insan figürleri olmasından kısaca İstanbul’dan sıkılmıştı kaçmak istiyordu.
Yeni bir yer, yepyeni bir hayat, dostluklar arıyordu azizim. Travesti olsun, kadın olsun veya erkek olsun İstanbul’da hayatını sürdüren ve yıllardır bu koskoca şehirde yaşayan herkeste bu İstanbul travestisi gibi düşünmüyor muydu Allah Aşkına ? İstanbul’un o eski semt hayatı, mahalle olmak kavramı yerini günümüzde para hırsı ve medyanın bu konudaki alışkanlık değiştirme ve yönlendirme çabası ile birlikte çok değişik noktalara yol almakla beraber suç oranın da İstanbul’da aşırı düzeyde yükselmesine sebep oldu. Özellikle İstanbul’da yaşayan travestiler korkar ve neredeyse sokağa bile çıkamaz hale geldiler desek sanırım konuyu bir travesti adına abartmış olmayız.
Fiyat koşulları ve ekonomik durumları, iklim olanakları sıcaklık v.s, cevre kosulları uygun ve insan saygısı sevgisi ile toplumsal baskının en asgari düzeyde olduğu, çok fazla insan her daim iyi demek değildir dolayısıyla fazla kalabalık olmayan, küçük yada büyük ilçeler ve yazlık bölgeler artık travestiler için çok daha cazip ve çekici hal almaya başlamış olsa da yıllardır İstanbul’da Yaşıyor Olmanın verdiği Alışkanlık ve getirileri de bir anda bir kenara bırakıp gitmekte çok kolay değil tabi ki.