Travestilik ve Transseksüel Sendromuna Tıbbi Bakış / İst Trv, İstanbul Travesti | Gerçek Travestiler, Model Profil Siteleri, İstanbul Travesti ilanları, Şişli Travesti | En Gözde, Hit Travestiler İstanbul, Travesti, Travesti İstanbul | Güncel Profiller, Alımlı Travestiler, Travestiler Travestilik yada daha ön aşaması ile eşcinsel yada gay olmak hamile kalmış bayanın döl yatağında ilk halini zaten almış olan doğal gelişimli bir durumdur. Memelilerde ceninin ilk baştaki cinsiyeti her zaman dişidir. Anne karnında başlayan gelişimin 60. gününde, ceninde cinsiyet gelişimi ve belirlenmesi başlama aşamasına girer, dolayısıyla ya erkek olarak değişecektir ceninin cinsiyeti yada dişi olarak kalacaktır. Burada beyin ve fiziksel değişim birbirine zıt bir şekilde seçim yapabilirler ve beyin dişi beyni olarak kalırken fiziksel değişim erkek olarak kendini geliştirme isteğini ön plana çıkarabilir. Travesti olarak hayata gelmiş yada sonradan bunun farkına varmış kişilerin beyinleri üzerinde yapılan araştırmaların tamamı bunu doğrular niteliktedir. Bu işin ancak bir tek çözümü vardır, beyni vücuda uygun hale getirebilmek mümkün olmadığından bedeni yani fiziksel yapıyı beyne uygun hale dönüştürmek tek kalıcı çözümdür. Halk arasında cinsiyet değiştirme olarak bilinen bu tıbbi işlemin tıp literatüründeki simi cinsiyetin yeniden belirlenmesidir. Tabi bu ameliyat işin ilk kısmı değildir, o aşamaya gelene kadar travesti yada transseksüel adayı olan kişi geçmişte geçirdiği operasyon ve kullandığı hormonlar ile ameliyat fikrine ve müdahaleye hazır hale gelmiş olmalıdır. Cinsel açıdan ise Eşcinsel bir erkek ve eşcinsel bir kadın birbirleri ile birlikte olabilirler. Eşcinseller ve travestiler genel anlamda bu durumlarından memnun ve hatta birçoğu gurur içerisindedir ve cinsel organlarının tıbbi müdahale ile değiştirilmesine birçoğu karşı çıkmaktadır. Eşcinsellik çoğu zaman cinsel açıdan yapılan birliktelikleri ifade etmek için kullanılırken, Travestilik ise bir kimlik kaygısının ortaya çıkmış ve bununla ilgili adım atılmış halidir. Yıllarca dünyanın bir çok bölgesinde bu durumun bir psikolojik rahatsızlık olduğu düşünülüp, tedavi yolları aranmış olsa da artık bu durumun ruhsal bir sonuç olduğu tüm bilimsel kesimler tarafından onay görmektedir.