Paris Lees İnsdan hakları konferansında Trans bireylerin % 45’inin intihara teşebbüs ettiği gerçeği gündeme getirildiğinde, bu sonuç özellikle sosyal medya aracılığıyla aşırı derecede olumsuz ve üzgün tepkilerle çevrimiçi olarak yaygın bir şekilde paylaşıldı. Bu, istatistik programda ilk defa dile getirilmediyse de, en azından, panel katılımcılarının çoğunun, travesti ve lezbiyenlerin genital cerrahi için gönderildikleri ısrarlı araştırmalar hakkında daha fazla endişe duyduğunu söylemek yanlış olmayacaktı. Trans bireylerin, toplumdaki bu zihinsel sağlık krizinin ana endişe kaynağı neydi?
Bu konferanstan elde edilen sonuç ise istatistiklerin derin, sistemik bir problemi ortaya çıkardığı idi. Trans ve travesti insanların toplumda kötü muameleye tabi tutulduğuna ışık tutan bu veriler katılımcıları da oldukça üzmüştü. Eşcinseller konusunda başarısız oluyoruz ve bunun hakkında konuşmalıyız sonucu bile sevindirici ve kulağa hoş geliyor. Yetişkin travestiler üzerindeki hemen hemen her bir çalışma, intihar girişimi için benzer, endişe verici derecede yüksek bir yüzdeye ulaşmaktadır.
2014 yılında Williams Enstitüsü ve Amerikan İntiharı Önleme Vakfı , travestilerin % 46’sı ve lezbiyenlerin % 42’sinin intihar girişiminde bulunduğunu gösteren bir araştırma yayınladı. En önemli bulgularından biri, trans bireylerin tüm demografik özellikler ve deneyimler arasında çok yüksek düzeyde intihar girişimi olduğunu göstermiştir.
2012’de yapılan bir İngiliz araştırması , ankete katılanların % 84’ünün intihar ettiğini, % 35’inin girişimde bulunduğunu ve % 25’inin birden fazla kez yaptığını gözler önüne sermesine rağmen bunu engellemek hususunda yapılan çalışmalar rakamlara nazaran oldukça kısır kalmıştır.
Özellikle travestilere odaklanan iki çalışma da endişe verici rakamlar gösterdi. Avustralya’da 2017 yılında yapılan bir araştırma , katılımcıların % 79’unun kendilerine zarar verdiğini ve % 48’inin intihar girişiminde bulunduğunu göstermiştir. Yeni Zelanda’daki benzer bir 2012 araştırmasında , katılımcıların % 20’si intihar girişiminde bulunmuştur.
Bunun ötesinde, kimliklerinde desteklenen travesti eğilimli insanların refahı ile ilgili çalışmalar, akranlarıyla aynı düzeyde depresyon ve kaygıya sahip olduklarını göstermektedir.
Tüm bunlar aynı sonuca yol açıyor: lezbiyen olsun travesti olsun eşcinsel bireylere destek olmalıyız. Travestiler insanlar çoğu zaman zorbalık, damgalanmış, hizmetlere erişim engellenmiş ve toplum tarafından kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Bununla birlikte, medya kapsamının çok fazla olması, yalnızca neden olduğumuz iddia edilen “sorunlar” söz konusu olduğunda, trans sorunları ile ilgili görünmektedir. Neden eşcinsellerin % 45’inin kendilerini öldürmeye çalıştığı gerçeğinden bahsetmiyoruz? Niçin transların tıbbi hizmetlere erişim sağlamak için katlanmak zorunda kaldığı uzun bekleme sürelerinden bahsetmiyoruz ?