Kadıköy’ün eski apartmanlarından birinde yaşayan Kadıköy Travesti Selin, sessiz bir hayat sürüyordu. Yeni taşındığı bu mahallede, kimliğini korumak zorundaydı; çünkü Selin, bir travesti olarak kendi dünyasında hem kabul hem de huzur bulmaya çalışıyordu. Kadıköy travesti Selin için bir güven alanı olmuştu; ancak mahalledeki önyargılardan korunmak adına kimliğini gizlemeye ihtiyaç duyuyordu. Bu ihtiyatlı yaşam, onun için hem bir zorunluluk hem de özgürlüğünü sınırlayan bir duvar gibiydi.
Apartmanın görevlisi Serhat ise Selin’i ilk gördüğü günden beri ona karşı ilgi duyuyordu. Serhat, Kadıköy’ün taş kaldırımlarını, arnavut kaldırımlarını ve eski sokaklarını çocukluğundan beri tanırdı. Bu sokaklarda büyümüş, apartmanın her köşesini kendi evi gibi sahiplenmişti. Selin’in gelişinden sonra, onu her sabah görme isteği bir alışkanlığa dönüşmüştü. Selin’i ilk gördüğünde onda farklı bir çekicilik hissetmiş, kendini onun yanında daha huzurlu bulmuştu.
Bir gün Selin’in kapısının önünde küçük bir kaza oldu. Saksısı düşen Selin, telaşla kapıya koştuğunda karşısında Serhat’ı buldu. Serhat, bir an bile tereddüt etmeden Selin’e yardım etti. Bu küçük karşılaşma, onların ilk sıcak konuşmalarına kapı aralamıştı. Selin, başlarda kimliğini açık etme korkusuyla mesafeli davransa da, Serhat’ın doğal ve samimi yaklaşımı ona kendini güven içinde hissettirmişti.
Zamanla, Selin ve Serhat arasında sık sık gerçekleşen bu karşılaşmalar, yerini uzun sohbetlere bıraktı. Her sabah Selin’i pencerede gören Serhat, onunla pazara gitme bahanesiyle birlikte vakit geçirmekten büyük bir keyif alıyordu. Pazarda dolaşırken, aralarındaki bağ gittikçe güçlenmeye başlamıştı. Selin’in kimliği hakkında hiçbir şey sormayan, onu olduğu gibi kabul eden Serhat, Kadıköy travesti Selin için güvenli bir liman haline geliyordu.
Bir gece, Selin cesaretini toplayarak Serhat’a küçük bir kahve daveti yolladı. Bu buluşma, o eski Kadıköy apartmanının çatısında gerçekleşti. Şehrin ışıkları altında, Selin içindeki tüm korkuları bir kenara bırakıp Serhat’a kim olduğunu açık etmeye karar verdi. “Ben bir travestiyim, Serhat,” dediğinde, sesinde hafif bir titreme vardı. Ama Serhat, onun gözlerine bakarak, “Sen benim için sadece Selin’sin, kim olduğun değil, nasıl hissettirdiğin önemli,” diyerek ellerini tuttu. Bu sözler, Selin’in üzerinde kurduğu gizli dünyayı yavaş yavaş yıkmaya başlamıştı.
Serhat’ın Selin’e olan sevgisi, kimliklerin ötesinde bir duyguydu. Kadıköy’ün gizemli sokaklarında yaşanan bu aşk, iki ruhun kimliklerinden bağımsız, özgürce birbirine akışını anlatıyordu. Selin, hayatında ilk kez kimliğini açıkça paylaşabileceği bir insan bulmuştu, bu yüzden Serhat’a her geçen gün daha çok bağlanıyordu. Kadıköy travesti Selin’in kendini özgürce ifade edebileceği bir aşk hikayesine böylece ev sahipliği yapıyordu.
Selin ve Serhat’ın aşkı, Kadıköy’ün taş kaldırımlarında, eski apartmanlarının duvarlarında bir sır olarak saklanıyordu. Kimliklerinden öte, ruhlarının saf bağı onları bir araya getirmişti ve Kadıköy onların aşkına tanıklık ediyordu.