Travesti, Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve transeksüel (LGBT) kişiler Türkiye’de geçmişte karşı karşıya kaldıkları hukuksal mücadeler ile ilgili bir çok hakkına yavaş yavaş kavuşmaya başladılar. Cinsel hukuki faaliyet 1858 yılında Osmanlı’da yaşalaştırılmış ve modern Türkiye’de eşcinsel faaliyetler 1923 yılında kurulduğu günden beri her zaman yasal bir eylem olmuştur. Travestilerin 1951’den beri Cenevre Sözleşmesi‘ne göre Türkiye’de sığınma talebinde bulunmak gibi bir özgürlük ve hakları mevcuttur, fakat aynı cinsiyetten çiftlere karşı cinsten çiftlere sunulan aynı yasal korumalar verilmemektedir. Travestiler için 1988 yılından beri yasal cinsiyetlerini değiştirme hakkı sunulmuştur. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği veya ifadesi ile ilgili ayrımcılık korumaları yasal olarak tartışılmış olsa da, henüz yasalaşmamıştır. Travesti ve eşcinsel oluşumlara dair kamuoyu, genellikle muhafazakardır ve LGBT bireyler son yıllarda bazı coğrafya ve zamanlarda dönem dönem ayrımcılığa, tacize ve hatta şiddete maruz kalabilmektedirler.
Bu hukuksal durumun yansıması elbetteki Türkiye gibi çok değişik toplumsal koşulları bünyesinde barındıran bir ülkede her yerde ve her durumda aynı olması beklenemez. Hatta aynı şehir içerisinde bile ilçe veya semt bazında farklı tutumlar göze batmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyüklük açısından gelişmiş iller daha kültürel yapıları barındırmakla beraber, Travestiler gibi marjinal bir gruba alışmaya başlamışlardır. Fakat ilçe bazında bu durum değişikliklere tabidir. İstanbul’un gelişmiş ve daha aydın sayılabilecek kesimlerinde kendilerine bireysel bir yaşam bile kurabilen travestiler, daha muhafazakar semt ve ilçelerde yaşantı sürmekte zorlanmakta ve hatta kimliklerini saklamak zorunda kalmaktadırlar.
Travesti oluşumu uluslararası bazda çeşitli dernek ve STK lar tarafından desteklenir hale gelmiş olmakla birlikte, son yıllarda geleneksel hale gelmiş olan LGBT yürüyüşleri kabullenilme çabasının ötesine gidememiştir.