Travesti olmanın başlıca sorunlarından birinden bahseden bir yazı okumuştum ve eşcinsel bir travesti olma konusunda sadece toplumumuzda değil neredeyse dünyanın yüzde 70 inde varolan başlıca sorunların kaynağının bilinçaltında yattığı kanısına varmama neden olmuştu bu yazı. Farklılıkları nedeniyle zaman zaman sokakta yürümekte bile zorlanan travestiler gittikleri bir basit alışveriş merkezinde bile travestilerin tüm bakışları üzerlerine çekmeleri, insanoğlunun bilinçaltında yatmakta olan “farklılıklardan nefret” algısını ortaya koyuyor.
Maalesef bu yanlış algıyı silebilecek bir çaba olmadığı gibi, tam aksine körükleyecek ve destekleyecek yeni algılarında yaratılması korkutuyor insanı. Eşcinsel ve travesti bireyler cinsel açmazda olan insanlar olmadıklarını ve ruhi kimliklerini yaşadıklarını anlatmak için gerek sosyal medyada ve gerekse düzenlenen etkinlikler aracılığı ile seslerini duyurmak isteseler de çoğu zaman konuya ilişkin dernek ve vakıfların aktiviteleri cılız birey eylemden öteye gidemiyor.
Toplumsal yaklaşımda herhangi biri olarak görülmek isteyen travestiler, bazı yürekli insanların iyi niyetli yaklaşımları ile karşılaşsalar da bu yaklaşımlar genel kanıya uydurulduğunda pozitif ayrımcılığa dönüşme riski taşıyor. Gelişen medya organları ve özellikle internet ağının günümüzdeki yaygınlığı, eşcinsellik hususunda bilgi alma ve işlem yapma kolaylığı sağlıyor olsa da, tabuları ve önyargıları yıkmak için meta haline getirilemiyor veya getirilmek istenmiyor. Bu durumda homofobik bir takım yıkımlara ve travesti cinayetlerine dönüşüyor.
Gelişen teknoloji ve bilinç modernleşmesi ile bu sorunların zamanla aşılmasını diliyoruz. Bilinçli teşhircilik ve menfaate kullanma konusu her konuda ne kadar ayıpsa eşcinselleri ve travestileri içeren konularda da o denli ayıp karşılandığı günler olmalı.